29 Nisan 2013 Pazartesi

ÖZEL EĞİTİM


Özel Eğitim
Özel eğitim her şeyden önce yetersizliği olan bireylere yapılan amaçlı bir müdahaledir. Başarılı bir müdahalenin yetersizliği olan bireyin öğrenme ortamına, okul ve topluma etkin katılımına ket vuran tüm engelleri ortadan kaldırması, o engellerden bireyi koruması ya da o engellerin üstesinden gelmesini sağlaması gerekir. Müdahalenin bu bağlamda üç temel uygulanma biçimi bulunmaktadır. (Heward, 00; Eripek,02).
Önleyici : Önemsiz problemlerin potansiyel oluşturmasını ve yetersizliğe dönüşmesine müdahale etmek. Eğer müdahale çok erken yaşlarda, hatta bazı durumlarda doğum öncesinden başlandığında oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Daha sonraki bölümlerde doğum öncesi nedenler üzerinde durulurken bu konu tartışılacaktır. Özel eğitim açısından yetersizliğe neden olan etmenlerin önlenmesi büyük olasılıkla içinde bulunduğumuz 21. yy da daha da fazla önem kazanacaktır. Çünkü ağır derecede yetersizliği olan çocuklara ne kadar erken müdahale yapılabilirse, yetersizliğin gelişim üzerinde oluşturabileceği olumsuzlukları en aza indirmek olası olmaktadır.
İyileştirici: Öğretim yoluyla yetersizliğin etkilerinin üstesinden gelmek. Bu programlar, genellikle eğitim kurumları ve sosyal hizmet kurumları tarafından uygulanmaktadır. Ülkemizde, Millî Eğitim Bakanlığı ve SHEÇEK’e bağlı kurumlarda bu tür uygulamalar görülmekle birlikte verilen eğitimin ve eğitimi uygulayan bireylerin nitelikleri tartışılması gereken önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. İyileştirici müdahalenin hem eğitimsel hem de rehabilitasyon boyutu bulunmaktadır. Bu iki alanın ortak amacının yetersizliği olan bireyin yaşamını daha nitelikli ve bağımsız hale getirmek için onu gerekli becerilerle donatmak ve yaşama uyumunu sağlamaktır.
Ödünleyici :  Bireyin yetersizliğine rağmen başarılı olabilmesini sağlayacak becerilerin ve araçların nasıl kullanılacağını öğretmek. Bu müdahale, yetersizliğine rağmen bireye uygun (Ödünleyici) yeni becerilerin öğretilmesini kapsar. Ödünleyici müdahale ile, yetersizliği olmayan bireylerin gereksinimi olmayan ancak yetersizliği olan bireye öğretildiğinde o bireyin yetersizlikten dolayı sınırlı olan yaşantısını zenginleştiren ve kolaylaştıran becerilerin öğretilmesi kastedilmektedir. Örneğin, öykü 1 deki Bülent’in tekerlekli sandalyeyi kullanmayı öğrenmesi, öykü 2’deki Aslının Braille daktilo ve baston kullanması öğrenmesi.
Öğretim Biçimi olarak Özel Eğitim
Özel eğitimi, genel eğitimden farklı kılan ve onu özel yapan, kimi kapsar, neyi öğretir, nasıl öğretir ve nerede uygulanır sorularının yanıtında yatmaktadır.
Kimi kapsar?
Özel gereksinimi olan, bu özelliğinden dolayı farklı eğitim gereksinimi ancak bireysel olarak planlanmış öğretim programlarıyla karşılanabilen çocukları kapsamaktadır. Bu çocukların eğitimi ya ayrı eğitim ortamlarında ya da birlikte eğitim ortamlarında karşılanmaktadır. Bunlar yerine getirilirken, sınıf öğretmeni, özel eğitim öğretmeni ve ilgili bir çok disiplinler (PDR uzmanı, konuşma terapisti, fizyoterapist gibi) de çalışan uzmanların ailelerle birlikte ortaklaşa kararlar almaları birinci sorumluluklarıdır.
Neyi Öğretir?
Özel eğitim, genel eğitimden içerik yönünden yani nelerin öğretileceği yönünden farklılaşmaktadır. Olağan çocukların kendiliğinden edindikleri becerilerin büyük bir kısmını yetersizlikten etkilenmiş özel gereksinimli çocuklara, yoğun ve sistematik biçimde öğretmek gerekmektedir. Örneğin giyinme, soyunma, yemek yeme becerilerini çocukla, yetişkinleri gözleyerek, taklit ederek öğrenirler. Ancak çocuk yetersizlikten etkilenmiş ise örneğin görme engelli, ya da zihinsel engelli, bu becerilerin öğretilmesi gerekir. Çünkü,  görme engelli çocuk, görmesindeki sınırlılık ya da yokluk nedeni ile gözleme ve taklit etme becerilerini sadece işitsel ve dokunsal uyaranlarla yapabilmekte, görsel uyaranları yetersizliğinden dolayı algılayıp tepki koyamamakta veya taklit edememektedir. Bunun için, giyinme, soyunma, yamak yeme becerilerinin sistematik ve aşamalı öğretilmesi gerekmektedir. Aynı biçimde zihinsel yetersizliği olan çocuk duyu organlarında sınırlılık olmamasına karşın, bu organlarla almış olduğu uyaranları birleştirmede, saklamada ve geri çağırmada yani bilişsel süreçlerdeki yetersizliklerinden dolayı bunları birleştirmede ve kullanmadaki zorluklarından dolayı, bu becerilerin öğretilmesi gerekmektedir.
Bunların yanı sıra, yetersizliğin engelleyici etkilerini önlemek ya da azaltmak için özel gereksinimli çocuklara belli becerilerin de öğretilmesi gerekir. Görme yetersizliği olanlara Braille ile okuma yazmanın öğretilmesine gereksinim duyulurken, gören çocukların böyle bir gereksinimi bulunmamaktadır.
Genel eğitimden özel eğitim ayrıldığı bir diğer nokta ise içeriğin düzenlenişidir. Genel eğitimde içerik ortalama çevresindeki çocuklar için merkezi programlarla belirlenirken, özel eğitimde programın içeriğini çocuğun gereksinimi belirler. (Heward, 00, Eripek,02).
Nasıl öğretir?
Özel eğitim, genel eğitimden kullandığı yöntemler, materyaller, programın uyarlanması ve özelleşmiş ve bireyselleşmiş tekniklerle de ayrılır. Bunu, örneğin işaret yöntemini öğreten özel eğitim öğretmeninin uygulamalarında, ya da ağır derecede zihinsel yetersizliği olan öğrencilerine kavram öğretimi yapan öğretmenin, öğretimde sistematik olarak ipuçlarını azaltmasında gözleyebiliriz . (Eripek, 02) Ancak temel ilkeler açısından bakıldığında özel eğitim öğretmeninin de genel eğitimde görev alan öğretmenlerle aynı öğretim yöntem ve stratejilerini kullandığını söyleyebiliriz. Sadece farklılık, özel eğitim öğretmeninin programları, amaç ve hedefler yönünden öğrenciye göre düzenlemesine olanak sağlayan BEP leri ve BÖP leri uygulamada kullandığı stratejilerdir. Bu konuda ileri de daha kapsamlı bilgiler verilecektir.
Nerede uygulanır?
Özel eğitim yalpığı ya da uygulandığı yere göre de tanımlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde özel gereksinimli çocukların büyük bir kısmı olağan okullarda akranlarıyla birlikte en az kısıtlayıcı kaynaştırma ortamlarında öğretim görmektedirler. Ülkemizde de hafif derecede yetersizliği olan çocukların akranlarıyla birlikte öğretim gördüklerini söyleyebiliriz. Bu çocukların büyük kısmı, durumları eğitsel olarak ortaya konulmadığı için, öğretmenlerin sınıf yönetiminde en çok sorunlarla karlaştığı baş belası çocuklar grubu olarak ele alınmaktadırlar. 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, hafif ve orta derecede yetersizliği olan çocukların akranlarıyla kaynaştırma ortamında eğitim görmelerine olanak tanıdığı için son yıllarda, Ülkemizde de birlikte eğitim ortamlarında öğretim gören çocuk sayısı artmıştır. MEB 2003 kaynaklarına göre kaynaştırmadaki öğrenci sayısı 30.000 civarındadır. Kaynaştırılan yetersizlikten etkilenmiş çocukların oranı & 6’dır. Ancak, bu ortamlarda uygulanan eğitim, öğretmenlerin yeterlikleri, fiziki ortamlar, çocuklara uygulanan eğitsel tanılama sürecinde gözlenen aksaklıklar, uygulamayı tartışılabilir konuma getirmiştir. Özel gereksinimli çocukların yetersizliklerine göre eğitim ortamlarının düzenlenişinde farklılıklar bulunmaktadır. Bu ortamlar, olağan çocuklarla birlikte eğitim aldıkları en az kısıtlayıcı ortamlardan başlayarak yatılı ayrı özel eğitim kurumlarına kadar gitmektedir. Bu nedenle, Ayrı ve Birlikte eğitim ortamlarını da kapsayan, kurallara göre düzenlenmiş ortamların nasıl olduğunu çizelge biçiminde şöylece belirleyebiliriz. Bu çizelgede eğitim ortamları en az kısıtlayıcı olandan en fazla kısıtlayıcı olana göre sıralanmıştır.
Özel Gereksinimli Öğrencilerin Eğitim Ortamları
Normal Sınıf
Öğrenciler eğitimlerinin çoğunu normal sınıflarda alırlar. Ancak zamanlarının % 21 de destek özel eğitim hizmetleri verilir. Çocuğun sınıf içi ve dışı etkinliklerin tümü özel eğitim kapsamı içinde ele alınır.
Kaynak Oda
Öğrenciler, okul zamanının en az % 21 de en çok % 6 da destek özel eğitim hizmetleri alır. Zamanının geriye kalan kısmında normal sınıfta öğretim görebilir. Bu uygulamaya yarı zamanlı kaynaştırma da denilmektedir.
Ayrı Sınıf ‘Özel Sınıf)
Öğrenciler, okuldaki zamanın % 60 fazlasında özel eğitim ve destek hizmetleri kendileri için düzenlenmiş özel sınıflarda tam zamanlı olarak alırlar. Sadece boş zamanlarda normal sınıflardaki arkadaşları ile kaynaşırlar.
Ayrı Okul
Öğrenciler, okuldaki zamanın % 60 fazlasında özel gereksinimi olan çocuklara yönelik aydı gündüzlü okullarda özel eğitim ve destek hizmetler alırlar. Akranlarıyla ancak okul dışı saatlerde birlikte olmaları söz konusudur. (Yatılı olmayan Fen Liseleri, Görme engelliler, İşitme engelliler okulları).
Yatılı Okul
Öğrenciler, okullardaki zamanlarının % 100 özel gereksinimli çocuklar için açılmış olan yatılı kurumlarda, özel geliştirilmiş programlar, özel yetiştirilmiş personel ve özel donatılmış eğitim ortamlarında alırlar.
Ev/Hastane
Öğrenciler hastanelerde ya da evde özel eğitim alırlar.

Özel eğitim sisteminin desteklendiği öğrencilerdeki durum :
Yukarıda belirtilen özel eğitim hizmetlerinin birey açısından nasıl sonuçlar verdiğine ilişkin çalışmalar ayrı bir program uygulamanın ya da destek özel eğitim vermenin her zaman olumlu bir sonuç ile veremeyebileceği yönünde bulguları olan araştırmalar bulunmaktadır. Bu sonuçlardan bir kısmını şöylece sıralayabiliriz: (Sands, 00)
İlk olarak yetersizlikten etkilenmiş bireyler, etkilenmemiş olan öğrencilere kıyasla daha sık okulu bırakmaktadır.
İzleme çalışmaları yetersizlikten etkilenmiş bireylerin iş ortamına arkadaşlık ortamına, aileden ayrı bağımsız yaşamada ya da eğitim sonrasındaki çevresine uyumda belirli bir uyum yetersizliği gösterdiklerini gözlemlemiştir.
Yetersizlikten etkilenmiş ve okuldan mezun olmuş bireylerin sadece %30-40 kadarı (ABD için verilmiş oran) bir iş sahibi olabilmektedir. Bu işler ise genellikle de özel bir beceri gerektirmeyen yapıya sahiptir.
Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin (öğrenme güçlüğüne sahip ya da duyuşsal yetersizliği sahip) 3’te biri kadarı okullarını bıraktıktan sonra en az 1 kez tutuklanmışlardır.
Bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelebilmek amacıyla okul sisteminin yapısında köklü değişikliklerin yer alması gerektiği vurgulanmaktadır. (Sarı, 02) Bu bağlamda, okulun tüm öğrencileri kapsamı içine alan bütünleştirici bir yapıya ulaşmasını sağlamak amacıyla hedeflerinin ve ilkelerinin yeniden yapılanması gerekmektedir. Bu yapılanmada ki ilkeler şunlardır. (Sands, 00).
Her öğrenci, okulun tüm öğretimsel etkinliklerine katılma hakkına sahiptir.
Öğrencinin hangi akademik, davranışsal, fiziksel ya da iletişimsel kapasitesinde sınırlılıkları olursa olsun, tüm bu özelliklere bağlı olarak her davranışı kabul edilebilir değildir. Her insan tarafından da istenilebilir veya kabul edilebilir olmayabilir.
Okul ortamında öğrencilerin zayıf yönleri desteklenir ve böylelikle öğrenciler zayıf yönlerini güçlendirmek için bir fırsat elde etmiş olurlar.
Okul ortamında öğretmenler yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerden fazla sorun yarattıkları ya da uygun olmayan davranışlar sergiledikleri için kurtulmaya çalışmamalıdır. Eğitimin amacı öğrencilerin amaçlarına ulaşmalarına ve ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olacak fonksiyonel planlamaları yapmak ve uygulamaktır.
Okul ortamında öğrencilerin amacı okulun amacı haline dönüşür ve bu noktada bir takım çalışması içine girilir.
Okul ortamındaki öğrenmelere birlikte eğitim denilir ve yaşam birlikte öğrenilir.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder