Özel Eğitim
Özel eğitim her şeyden önce yetersizliği olan
bireylere yapılan amaçlı bir müdahaledir. Başarılı bir müdahalenin yetersizliği
olan bireyin öğrenme ortamına, okul ve topluma etkin katılımına ket vuran tüm
engelleri ortadan kaldırması, o engellerden bireyi koruması ya da o engellerin
üstesinden gelmesini sağlaması gerekir. Müdahalenin bu bağlamda üç temel
uygulanma biçimi bulunmaktadır. (Heward, 00; Eripek,02).
Önleyici : Önemsiz problemlerin potansiyel
oluşturmasını ve yetersizliğe dönüşmesine müdahale etmek. Eğer müdahale çok
erken yaşlarda, hatta bazı durumlarda doğum öncesinden başlandığında oldukça
başarılı sonuçlar vermektedir. Daha sonraki bölümlerde doğum öncesi nedenler
üzerinde durulurken bu konu tartışılacaktır. Özel eğitim açısından yetersizliğe
neden olan etmenlerin önlenmesi büyük olasılıkla içinde bulunduğumuz 21. yy da
daha da fazla önem kazanacaktır. Çünkü ağır derecede yetersizliği olan
çocuklara ne kadar erken müdahale yapılabilirse, yetersizliğin gelişim üzerinde
oluşturabileceği olumsuzlukları en aza indirmek olası olmaktadır.
İyileştirici: Öğretim yoluyla yetersizliğin
etkilerinin üstesinden gelmek. Bu programlar, genellikle eğitim kurumları ve
sosyal hizmet kurumları tarafından uygulanmaktadır. Ülkemizde, Millî Eğitim
Bakanlığı ve SHEÇEK’e bağlı kurumlarda bu tür uygulamalar görülmekle birlikte
verilen eğitimin ve eğitimi uygulayan bireylerin nitelikleri tartışılması
gereken önemli bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. İyileştirici müdahalenin
hem eğitimsel hem de rehabilitasyon boyutu bulunmaktadır. Bu iki alanın ortak
amacının yetersizliği olan bireyin yaşamını daha nitelikli ve bağımsız hale
getirmek için onu gerekli becerilerle donatmak ve yaşama uyumunu sağlamaktır.
Ödünleyici : Bireyin yetersizliğine rağmen başarılı
olabilmesini sağlayacak becerilerin ve araçların nasıl kullanılacağını
öğretmek. Bu müdahale, yetersizliğine rağmen bireye uygun (Ödünleyici) yeni
becerilerin öğretilmesini kapsar. Ödünleyici müdahale ile, yetersizliği olmayan
bireylerin gereksinimi olmayan ancak yetersizliği olan bireye öğretildiğinde o
bireyin yetersizlikten dolayı sınırlı olan yaşantısını zenginleştiren ve
kolaylaştıran becerilerin öğretilmesi kastedilmektedir. Örneğin, öykü 1 deki
Bülent’in tekerlekli sandalyeyi kullanmayı öğrenmesi, öykü 2’deki Aslının
Braille daktilo ve baston kullanması öğrenmesi.
Öğretim Biçimi olarak Özel Eğitim
Özel eğitimi, genel eğitimden farklı kılan ve onu özel
yapan, kimi kapsar, neyi öğretir, nasıl öğretir ve nerede uygulanır sorularının
yanıtında yatmaktadır.
Kimi kapsar?
Özel gereksinimi olan, bu özelliğinden dolayı farklı
eğitim gereksinimi ancak bireysel olarak planlanmış öğretim programlarıyla
karşılanabilen çocukları kapsamaktadır. Bu çocukların eğitimi ya ayrı eğitim
ortamlarında ya da birlikte eğitim ortamlarında karşılanmaktadır. Bunlar yerine
getirilirken, sınıf öğretmeni, özel eğitim öğretmeni ve ilgili bir çok
disiplinler (PDR uzmanı, konuşma terapisti, fizyoterapist gibi) de çalışan
uzmanların ailelerle birlikte ortaklaşa kararlar almaları birinci
sorumluluklarıdır.
Neyi Öğretir?
Özel eğitim, genel eğitimden içerik yönünden yani
nelerin öğretileceği yönünden farklılaşmaktadır. Olağan çocukların
kendiliğinden edindikleri becerilerin büyük bir kısmını yetersizlikten
etkilenmiş özel gereksinimli çocuklara, yoğun ve sistematik biçimde öğretmek
gerekmektedir. Örneğin giyinme, soyunma, yemek yeme becerilerini çocukla,
yetişkinleri gözleyerek, taklit ederek öğrenirler. Ancak çocuk yetersizlikten
etkilenmiş ise örneğin görme engelli, ya da zihinsel engelli, bu becerilerin
öğretilmesi gerekir. Çünkü, görme
engelli çocuk, görmesindeki sınırlılık ya da yokluk nedeni ile gözleme ve
taklit etme becerilerini sadece işitsel ve dokunsal uyaranlarla yapabilmekte,
görsel uyaranları yetersizliğinden dolayı algılayıp tepki koyamamakta veya
taklit edememektedir. Bunun için, giyinme, soyunma, yamak yeme becerilerinin
sistematik ve aşamalı öğretilmesi gerekmektedir. Aynı biçimde zihinsel
yetersizliği olan çocuk duyu organlarında sınırlılık olmamasına karşın, bu
organlarla almış olduğu uyaranları birleştirmede, saklamada ve geri çağırmada
yani bilişsel süreçlerdeki yetersizliklerinden dolayı bunları birleştirmede ve
kullanmadaki zorluklarından dolayı, bu becerilerin öğretilmesi gerekmektedir.
Bunların yanı sıra, yetersizliğin engelleyici
etkilerini önlemek ya da azaltmak için özel gereksinimli çocuklara belli
becerilerin de öğretilmesi gerekir. Görme yetersizliği olanlara Braille ile
okuma yazmanın öğretilmesine gereksinim duyulurken, gören çocukların böyle bir
gereksinimi bulunmamaktadır.
Genel eğitimden özel eğitim ayrıldığı bir diğer nokta
ise içeriğin düzenlenişidir. Genel eğitimde içerik ortalama çevresindeki
çocuklar için merkezi programlarla belirlenirken, özel eğitimde programın
içeriğini çocuğun gereksinimi belirler. (Heward, 00, Eripek,02).
Nasıl öğretir?
Özel eğitim, genel eğitimden kullandığı yöntemler,
materyaller, programın uyarlanması ve özelleşmiş ve bireyselleşmiş tekniklerle
de ayrılır. Bunu, örneğin işaret yöntemini öğreten özel eğitim öğretmeninin
uygulamalarında, ya da ağır derecede zihinsel yetersizliği olan öğrencilerine
kavram öğretimi yapan öğretmenin, öğretimde sistematik olarak ipuçlarını
azaltmasında gözleyebiliriz . (Eripek, 02) Ancak temel ilkeler açısından
bakıldığında özel eğitim öğretmeninin de genel eğitimde görev alan
öğretmenlerle aynı öğretim yöntem ve stratejilerini kullandığını
söyleyebiliriz. Sadece farklılık, özel eğitim öğretmeninin programları, amaç ve
hedefler yönünden öğrenciye göre düzenlemesine olanak sağlayan BEP leri ve BÖP
leri uygulamada kullandığı stratejilerdir. Bu konuda ileri de daha kapsamlı
bilgiler verilecektir.
Nerede uygulanır?
Özel eğitim yalpığı ya da uygulandığı yere göre de
tanımlanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde özel gereksinimli çocukların büyük bir
kısmı olağan okullarda akranlarıyla birlikte en az kısıtlayıcı kaynaştırma
ortamlarında öğretim görmektedirler. Ülkemizde de hafif derecede yetersizliği
olan çocukların akranlarıyla birlikte öğretim gördüklerini söyleyebiliriz. Bu
çocukların büyük kısmı, durumları eğitsel olarak ortaya konulmadığı için,
öğretmenlerin sınıf yönetiminde en çok sorunlarla karlaştığı baş belası
çocuklar grubu olarak ele alınmaktadırlar. 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararname,
hafif ve orta derecede yetersizliği olan çocukların akranlarıyla kaynaştırma
ortamında eğitim görmelerine olanak tanıdığı için son yıllarda, Ülkemizde de
birlikte eğitim ortamlarında öğretim gören çocuk sayısı artmıştır. MEB 2003
kaynaklarına göre kaynaştırmadaki öğrenci sayısı 30.000 civarındadır.
Kaynaştırılan yetersizlikten etkilenmiş çocukların oranı & 6’dır. Ancak, bu
ortamlarda uygulanan eğitim, öğretmenlerin yeterlikleri, fiziki ortamlar,
çocuklara uygulanan eğitsel tanılama sürecinde gözlenen aksaklıklar, uygulamayı
tartışılabilir konuma getirmiştir. Özel gereksinimli çocukların
yetersizliklerine göre eğitim ortamlarının düzenlenişinde farklılıklar
bulunmaktadır. Bu ortamlar, olağan çocuklarla birlikte eğitim aldıkları en az
kısıtlayıcı ortamlardan başlayarak yatılı ayrı özel eğitim kurumlarına kadar
gitmektedir. Bu nedenle, Ayrı ve Birlikte eğitim ortamlarını da kapsayan,
kurallara göre düzenlenmiş ortamların nasıl olduğunu çizelge biçiminde şöylece
belirleyebiliriz. Bu çizelgede eğitim ortamları en az kısıtlayıcı olandan en
fazla kısıtlayıcı olana göre sıralanmıştır.
Özel Gereksinimli Öğrencilerin Eğitim Ortamları
Normal Sınıf
|
Öğrenciler eğitimlerinin çoğunu normal sınıflarda alırlar. Ancak zamanlarının % 21 de destek özel eğitim hizmetleri verilir. Çocuğun sınıf içi ve dışı etkinliklerin tümü özel eğitim kapsamı içinde ele alınır.
|
Kaynak Oda
|
Öğrenciler, okul zamanının en az % 21 de en çok % 6 da destek özel eğitim hizmetleri alır. Zamanının geriye kalan kısmında normal sınıfta öğretim görebilir. Bu uygulamaya yarı zamanlı kaynaştırma da denilmektedir.
|
Ayrı Sınıf ‘Özel Sınıf)
|
Öğrenciler, okuldaki zamanın % 60 fazlasında özel eğitim ve destek hizmetleri kendileri için düzenlenmiş özel sınıflarda tam zamanlı olarak alırlar. Sadece boş zamanlarda normal sınıflardaki arkadaşları ile kaynaşırlar.
|
Ayrı Okul
|
Öğrenciler, okuldaki zamanın % 60 fazlasında özel gereksinimi olan çocuklara yönelik aydı gündüzlü okullarda özel eğitim ve destek hizmetler alırlar. Akranlarıyla ancak okul dışı saatlerde birlikte olmaları söz konusudur. (Yatılı olmayan Fen Liseleri, Görme engelliler, İşitme engelliler okulları).
|
Yatılı Okul
|
Öğrenciler, okullardaki zamanlarının % 100 özel gereksinimli çocuklar için açılmış olan yatılı kurumlarda, özel geliştirilmiş programlar, özel yetiştirilmiş personel ve özel donatılmış eğitim ortamlarında alırlar.
|
Ev/Hastane
|
Öğrenciler hastanelerde ya da evde özel eğitim alırlar.
|
Özel eğitim sisteminin desteklendiği öğrencilerdeki
durum :
Yukarıda belirtilen özel eğitim hizmetlerinin birey
açısından nasıl sonuçlar verdiğine ilişkin çalışmalar ayrı bir program
uygulamanın ya da destek özel eğitim vermenin her zaman olumlu bir sonuç ile
veremeyebileceği yönünde bulguları olan araştırmalar bulunmaktadır. Bu
sonuçlardan bir kısmını şöylece sıralayabiliriz: (Sands, 00)
İlk olarak yetersizlikten etkilenmiş bireyler,
etkilenmemiş olan öğrencilere kıyasla daha sık okulu bırakmaktadır.
İzleme çalışmaları yetersizlikten etkilenmiş
bireylerin iş ortamına arkadaşlık ortamına, aileden ayrı bağımsız yaşamada ya
da eğitim sonrasındaki çevresine uyumda belirli bir uyum yetersizliği
gösterdiklerini gözlemlemiştir.
Yetersizlikten etkilenmiş ve okuldan mezun olmuş
bireylerin sadece %30-40 kadarı (ABD için verilmiş oran) bir iş sahibi
olabilmektedir. Bu işler ise genellikle de özel bir beceri gerektirmeyen yapıya
sahiptir.
Yetersizlikten etkilenmiş öğrencilerin (öğrenme
güçlüğüne sahip ya da duyuşsal yetersizliği sahip) 3’te biri kadarı okullarını
bıraktıktan sonra en az 1 kez tutuklanmışlardır.
Bütün bu olumsuzlukların üstesinden gelebilmek
amacıyla okul sisteminin yapısında köklü değişikliklerin yer alması gerektiği
vurgulanmaktadır. (Sarı, 02) Bu bağlamda, okulun tüm öğrencileri kapsamı içine
alan bütünleştirici bir yapıya ulaşmasını sağlamak amacıyla hedeflerinin ve
ilkelerinin yeniden yapılanması gerekmektedir. Bu yapılanmada ki ilkeler
şunlardır. (Sands, 00).
Her öğrenci, okulun tüm öğretimsel etkinliklerine
katılma hakkına sahiptir.
Öğrencinin hangi akademik, davranışsal, fiziksel ya da
iletişimsel kapasitesinde sınırlılıkları olursa olsun, tüm bu özelliklere bağlı
olarak her davranışı kabul edilebilir değildir. Her insan tarafından da
istenilebilir veya kabul edilebilir olmayabilir.
Okul ortamında öğrencilerin zayıf yönleri desteklenir
ve böylelikle öğrenciler zayıf yönlerini güçlendirmek için bir fırsat elde
etmiş olurlar.
Okul ortamında öğretmenler yetersizlikten etkilenmiş
öğrencilerden fazla sorun yarattıkları ya da uygun olmayan davranışlar
sergiledikleri için kurtulmaya çalışmamalıdır. Eğitimin amacı öğrencilerin
amaçlarına ulaşmalarına ve ihtiyaçlarını karşılamalarına destek olacak
fonksiyonel planlamaları yapmak ve uygulamaktır.
Okul ortamında öğrencilerin amacı okulun amacı haline
dönüşür ve bu noktada bir takım çalışması içine girilir.
Okul ortamındaki öğrenmelere birlikte eğitim denilir
ve yaşam birlikte öğrenilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder